"Veysel! Uyan Hadi! Veysel, Abicim hadi " dedi Kenan. Tansiyon aletini koluna takıp da tansiyonu gösterene kadar kafayı yemişti resmen.

 

Cihaz'ın gösterdiği sayılara baktı. "Tansiyonu düşmüş" dedi. Tabii yine hastaneye gitmeleri gerekecekti , ama Veysel gözlerini açmaya başlayınca herkes derin bir oh çekmişti. "İyi misin?" dedi Kenan. Sinirle yine ona carlaması çok olasıydı, ama beklediği gibi olmamıştı. Aksine kendine dolu dolu gözlerle bakıyordu. "İyiyim ben" dedi. Gözleri kenarda duran babasına ilişmişti. Yine salak gibi kendisini önemseyeceğini düşünmüştü, ama olmayınca olmuyordu işte. 

 

Bir babasına bakıyordu.Kenarda durmuş , halinde tavrında hiçbir degişiklik olmayan, gözleri bile dolmayan babasına. 

 

Sonra Karşısındaki, daha 1 saat önce abisi olduğunu öğrendiği adama  döndü gözleri, önce abisinin tuttuğu ellere baktı. Elleri tir tir titriyordu. "İyi misin" diye sorarken bile sesi titremişti gerçi. Onu kurtarması, ona iliğini vermesi, varını yoğunu satıp ona ilaç alması da cabasıydı. Terbiyesizlik etmişti, belki de şu dünyada ona en çok değer veren insana. Öfkesinden gözü dönmüş, görememişti bir şey. Daha taş patlasa 1 ay önce tanıştığı adam Kendi anasından, kendi babasından daha çok değer veriyordu ona. Pişmanlık duygusu içine dolarken özür dilemek istemişti, ama hangi yüzle özür dileyecekti. 

 

Gözlerinden iki damla daha yaş süzülmüştü. Zaten çok yorgun hissediyordu. Başı da dönüyordu. 

 

"Sen dinlen" dedi Kenan. Yanından kalkmıştı Veyselin.

 

Kenan evden çıkıp lojmana gitmişti. O kadar karmaşık bir gün olmuştu ki. Neler olduğunu idrak dahi edemiyordu . Kardeşinin onu istemediğini düşünmüştü önce, ama şimdi kardeşinin de en az kendisi kadar yara ile dolu olduğunu görüyordu. 

 

Sabah Cemile'nin zorlamasıyla hastaneye  gelmişti Veysel .  Hasta kabul gişesinde bazı belgeleri inceleyen Kenan, başını kaldırdığında görmüştü, kardeşiyle yengesini. Aslında çok daha samimi yaklaşırdı. ama yine veyseli sinirlendirip de fenalaşmasını istemiyordu. Veysel ise abisinin yüzüne bakmaktan utanıyordu.

 

"Hayırdır?" dedi. Veyselden bir cevap gelmemişti. Onun yerine Cemile cevap vermişti.

 

"Benim içim rahat etmedi de.Malum dün olanlardan sonra" 

 

"Nolmuş dün?" dedi Elif gülerek yanlarına gelirken. 

 

"Yok bir şey" dedi Kenan. hiç o konulara girilecek zamanlardan değildi. 

 

"İyi o zaman, Bir şey mi oldu?" 

 

"Bayıldı dün" dedi Cemile.

 

" Bayıldı mı ? E neden getirmedin bayılınca." 

 

"Gerek yoktu." dedi Kenan. Elif tahmin ettiği için ses çıkarmamıştı.

 

"Tamam o zaman, şey yapalım, ben kontrol ediyim gel." dedi Elif. Pek bir şey yapmamıştı. Tansiyonuna bakmıştı. Her şey gayet normaldi.

 

"Cemile noldu dün?" dedi merakına yenik düşerek. 

 

Cemile kaş göz işareti yapıyordu susması için. Elif de meraklandığıyla kalmıştı. 

 

"Her şey normal. Yani bir sıkıntı yok. Rahat olabilirsin" 

 

Veysel bir şey demeden ayaklanmış ve çıkmak için kapıya yönelmişti. Arkasından Cemile de çıkmıştı. 

 

Elif de hemen Kenan'ın yanına geçti. "Ne oldu?" dedi merakla. 

"Sorsaydın arkadaşına" dedi Kenan. 

"Sorsam söyleyecekti çünkü.Ayrıca bir haller var. Yoksa söyledin mi ?"

"Uydum bir deliye malum. Keşke söylemeseydim." 

 

"Kabul etmedi tabii. E Veysel bu, yani iyi çocuktur felan da katır inadı var onda.Yani o iş biraz uzar. Hatta bayağı uzar söyliyim ben sana. Sen şimdi hiç elleme onu.Sinirini senden çıkarmasın."

 

Kenan bir şey dememişti, kardeşinin yaralarını bir bir sarmak istese de Veysel'in kendisini tam olarak abisi olarak kabul edeceğini düşünmemeye başlamıştı. 

 

--------------------------------------------------------------

 

"Veysel'im bir şey de ne olur." dedi Cemile isyan edercesine. "Sabahtan beri tek kelime etmedin" 

 

Veysel onu duymamış gibi davranmayı tercih ediyordu. Konuşursa ne söylerdi emin değildi. Nereye gittiklerini bile bilmiyordu. Uzun bir yürüyüşün ardından dün Kenan ile konuştukları Tepeye geldiklerini fark etmişti.

 

"Ne işimiz var burda Cemile'm" 

 

"Bana güvenmiyor musun?" dedi Cemile Veysel'in yüzünü iki eliyle kavrarken. "İçine atıyorsun, yapma Veyselim. Yapma.. Sonuçları en çok seni yakıyor yapma."

 

Cemile haklıydı. Veysel içine attığında gerisi savaş alanı oluyordu. bir patladığında yeri göğü dağıtıyor, insanların kalbini kırıyordu. içinde tuttuğu acılar onu kötü bir insana çeviriyordu. 

 

Ama yapamamıştı işte. Cemileye ne kadar güvense bile ona dahi anlatamadığı derin yaraları vardı içinde. Aklından atmaya çalıştığı, ama atamadığı yaraları vardı. 

 

"Zorlama beni, nolur zorlama beni.." dedi Veysel. acı dolu çıkmıştı sesi. Başka çaresi yoktu ki , sevdiği kadına nasıl anlatabilirdi. Yüzüne bakabilir miydi sanki. Onu kırmaz üzmez miydi . Yapmadı o yüzden. Yapamadı. 

 

İki saat boyunca sessiz sedasız oturmuşlardı orada. Veysel yine tek kelime etmiyordu. Ne düşüneceğini bile şasırmıştı. Hastalığını bile düşünemiyordu artık. Dün gecenin bir köründe kalkıp dakikalarca kusmuştu mesela. Kan kusmuştu.  Dememişti ama Cemileye. Sonra yine onu hastaneye gitmeye zorlayacaktı. Abisi yine ona milyon tane test yapacaktı. Çok yorulmuştu. Tedaviden de , yaşadıklarından da , her şeyden yorulmuştu. 

 

--------------------------------------------------------------

 

Akşam olduğunda bütün aile Ciritçi Abdullah'ın evinde toplanmıştı. Veysel aşırı derecede yorgun hissettiği için gitmek istememişti ama dedesine saygısızlık olmasını istemiyordu. Dedesi her zaman onu savunmaya çalışmıştı. ama ne yaparsa yapsın yeterli olmamıştı.  Veysel bir anda kalkıp lavaboya koştuğunda herkes tedirgin olmuştu. Lavabodan çıktığında herkes meraklı gözlerle ona bakıyordu. "İyi misin torunum" dedi Ciritçi Abdullah. Veysel gülümseyerek cevap vermişti dedesine. 

 

"İyiyim dede, Oluyor arada böyle önemli değil" 

 

"Ne kadar arada ?" dedi Kenan "Ve neden bundan benim haberim yok?" 

 

"Hangi sıfatla haberin olacaktı?" yine dik dik konuşuyordu abisiyle. Onu kırmak istemese de öfkesine hakim olamıyordu. Aslında öfkesi de ona değildi de işte...

 

"Doktorun olduğum sıfatıyla olabilir mi acaba ? Ne zaman oldu bu en son?" 

 

"Olmuyordu aslında ne zamandır. Ama dün başladı" dedi Veysel. 

 

Uzun bir konuşmanın ardından Herkes kalkmıştı. "Veysel Torunumla Kenan Torunum benimle kalacak" dedi Ciritçi Abdullah. Kimse itiraz edememişti. Veysel bir şey diyecek olduysa da demedi. Zaten her şeyi yeterince batırmıştı. Herkes evlerine dağılırken Veysel ve Kenan içeri geçmişti. Ciritçi Abdullah "E ben çay koyayım madem, gece uzun olacak" dedi ikisine bakıp. İkisi de "Sen yapma dede ben hallederim" diye ayağa kalksa da dedeleri onlara oturmalarını söylemiş, onlar da öyle yapmışlardı. 

 

"Kardeşlik, çok başka bişey" dedi Dedeleri. Torunları kendisini dinlese de kafaları başka başka yerlerdeydi anlayabiliyordu. 

 

"Benim bir kardeşim vardı " dedi . Bu Sefer önce Veysel'in sonra Kenan'ın ona merakla baktığını görüp gülümsedi.

 

"Dedem senin bir kardeşin mi vardı ya ?" dedi Veysel sorarcasına.

 

"Vardı tabii. Ama siz bilmezsiniz. Babanlar bile bilmez" dedi . Gözleri dolmuştu.  Veysel dedesini hiç böyle görmediği için şaşkındı.

 

"Kardeşim vardı" dedi.

 

"Yıllar geçti . ama sorsan bana şimdi senin en bûyük pişmanlığın ne diye. kardeşimle güzel anılar biriktirmemek derdim." 

 

"Bizim durumumuz bir mi şimdi" dedi Veysel. dedesi güldü.

 

"Bir bir. Abin anladı beni..Sen anlamazsın inşallah." 

 

"Neyi anladı?" dedi Veysel soru sorar bir şekilde. Ama Kenan'ın gözlerinden düşen 2 damla yaşı elinin tersiyle silişi de kaçmamıştı gözünden 

 

Veysel'in sorusunu duymamış gibi devam etti Ciritçi Abdullah.

 

"Bir gün babamla tarlaya gitmişiz. Her gün de peşimize takılırdı. Babam da hiç götürmezdi tarlaya. O gün yine bizim peşimizden çıkmış dışarıya." dedi. Dedesinin ağladığını gören Veysel çok garipsemişti bu durumu. Tabiiki dedesi de ağlayabilirdi de Veysel dedesini hep güçlü görmüştü. Hiç kimsenin yanında ağladığını görmemişti. 

 

"Kardeş kalbin yarısıdır." dedi

"Kardeşin gitti mi Kalbin gider. Yarısı değil, hepsi gider" dedi Ciritçi Abdullah. Torunlarına bakıyordu. ikisi de büyük bir merakla kendisini dinlemekteydi.

 

"Ben kardeşimi toprağa verdim ya" dedi. Hah o zaman ben de girdim oraya. 

 

"Şimdi siz bu dedenizi iyi dinleyin. Bu laflarımı kulağınıza küpe edin ." dedi. Çayından bir yudum aldıktan sonra devam etti.

 

"Siz birbirinizin kıymetini kaybetmeden önce bilin çocuklar." dedi. "Allah korusun, Allah esirgesin. Ama olur ya hayat bu. Kaybederseniz birbirinizi, geriye sadece anılar kalır. Birbirinizi kırmayın . Kırmayın yoksa zamanı gelir , İnşallah gelmez de, o zaman gelirse o kalp kırgınlıkları, o kötü sözler, tek bir kötü hareket, zebani gibi dikiliverir tepenize. Nefes alamazsınız, uyuyamazsınız. Yaşamak ar gelir. " dedi ve ayağa kalktı. 

 

"Hadi size iyi geceler" dedi odasına çekilmek üzere içeri geçti.

 

"Abin anladı" derken ne demek istemişti acaba . Veysel düşünüp durmuştu bunu. Sorabilirdi de , ama yüzü yoktu. 

 

Dedesi kanepeye iki yorgan iki de yer döşeği koymuştu. 

 

Sonunda veysel dayanamamıştı, merakına yenik düşüp soruverdi birden  "Ne demek istedi dedem?" dedi Kenan kendisine baktığında devamını getirdi sorusunun " "Abin anladı"derken ne demek istedi?" 

 

"Yok birşey" dedi Kenan, geçiştirebilecekmiş gibi. 

 

"Sen onu gel benim külahıma anlat istersen" dedi Veysel. 

 

"Anlatsam ne değişecek Veysel?" dedi Kenan. Başını öne eğmişti. Veysel bir şey demedi. Pişmandı ama özür de dileyemiyordu. 

 

"Belki de bir şeyler değişir" dedi Veysel. Kenan kafasını kaldırıp ona baktığında. Abisinin gözlerindeki o umut ışığını görmüştü Veysel.

 

"Peki o zaman" dedi Kenan. Öksürerek sesini temizledi. "Hastanenin bahçesinde bayıldığında" dedi Kenan. devamını hatırladıkça nefesi kesilir gibi oluyordu hâla. "Kalbin durdu" dedi Kenan büyük bir uğraş sonucunda. Veysel bir şey dememişti, merakla dinliyordu.

 

"Ben.. Ben ne yapacağımı bilemedim" dedi Kenan. Konuşmanın devamına gerek yoktu. Çünkü biraz daha devam ederse ağlamaya başlayacaktı çünkü. Sezebiliyordu Veysel..

 

"Ben özür dilerim" dedi Veysel Kenan'ın sözünü keserek.

 

"Ne için?" dedi Kenan. 

 

"Tepede dediklerim için.Ağır konuştum. kusuruma bakma" dedi . Küçük bir çocuk gibiydi sanki. 

 

"Ben hayatım boyunca kıskandım seni hep. Seni öldü biliyorken bile." dedi. Ağlamamak için dişlerini sıkıyordu. 

 

"Babam bana hiç "Oğlum" demedi biliyor musun?"

 

"Mesmursuz, Beceriksiz, İş bilmez.. ve daha bir çoğu daha."

 

"Daha 7 yaşındaydım ilk dayağımı yediğimde. Bizim Taner'in babası yok diye dalga geçiyolardı onla. Dayanamadım, dövdüm hepsini. Müdür de çağırmış babamı. Babam aldı beni okuldan. Bin dedi arabaya. eve gittik. Evde babam beni davulunun tokmağıyla bir dövdü." dedi gözlerini sımsıkı yummuştu. sanki o acıyı tekrar hissediyordu. Dudakları titriyordu.

 

Ellerinde bir sıcaklık hissettiğinde gözlerini açtı Veysel. Abisi ellerini tutmuştu.  Veysel'in dudaklarından istemsiz bir hıçkırık firar etse de devam etti. 

 

"Benim kaburgalar kırılmış daha o yaşımda dayaktan" dedi Veysel. "2 ay hastanede yattım." "Hastaneden çıktım, okula gidicem ya hevesliyim. Okul mokul yok sana dedi. Yalvardım. "okuycam ben" dedim. "Okuycam" Verdi sanayiye beni. Benim hayatım okul önlerinde ağlayarak geçti. " dedi Veysel duraksadı birden . Yüzünü ekşitmesiyle Kenan da anlamıştı bir şeylerin ters gittiğini.Veysel kendini geriye doğru yasladığında.. Kenan telaşla sordu. "Noldu iyi misin ?" Veysel gülümsedi. 

 

"Hastane bahçesinde konuştuğumuz o gün var ya" dedi nefes nefese.

 

"Tamam sus yeter. İyi değilsin" dedi Kenan  Veysel de zorlamamıştı. Midesi bulanıyordu. 

 

"Hep ben mi anlatıcam. Biraz da seni dinleyelim" dedi Veysel yorgun yorgun 

 

"Tamam." dedi Kenan. Kardeşinin ona dertlerini açabiliyor olmasıyla artık kendisi de cesaretlenmişti. 

" Yetimhanede büyüdüm ben. Arkadaşlarım oldu. Ailelerini anlatırlardı bana. Annelerini, babalarını." dedi Kenan, duraksayıp Veysel'e baktı. Rengi gittikçe soluyordu kardeşinin .  "Bana bak, sen hiç iyi değilsin ha" dedi. Elini çekip Veysel'in alnına koymak istemişti ki Veysel'in ellerini sıktığını fark etti. "Kardeşim"dedi incitmekten korkarmış gibi narin bir tonda. "Hadi gel, yat şöyle. Dinlenmen lazım." 

 

Veysel başını hafifçe kaldırsa da tutamıyordu. Başı Kenan'ın omuzuna düşerken Veysel neredeyse fısıltı denebilecek bir tonda konuşmuştu. Nefes nefeseydi. Konuşacak takati yoktu.. 

 

"Abi.." dedi Derin bir nefes vermişti. .

 

Abisinin ellerini biraz daha sıktı. 

 

"Nefes alamıyorum" dedi. biraz önce sıktığı eller gevşemişti. 

 

Kenan biraz daha sarıldı kardeşine. 

 

"Sakin ol. hiç bişeyin yok abim. Duydun mu beni hı" dedi. 

 

Veysel de sokulmuştu abisinin kollarına. Çok yorulmuştu. Tükendiğini hissediyordu. 

 

"Çok yoruldum" dedi Veysel henüz açabildiği gözlerle abisine bakarken. "Dayanamıyorum" dedi ve daha Kenan cevap vermeden kendinden geçmişti.