Kenan ne yapacağını bilememişti. Dedesi de uyanmıştı Kenan'ın bağırmalarına. 

 

"Dede bişey yap nolur " dedi Kenan iki gözü iki çeşme.  Bembeyaz olmuştu Veysel'in yüzü.  "Veysel , Veysel. Hadi aç gözünü nolur hadi aç" 

 

Ciritçi Abdullah Taneri aramıştı. Daha 5 dakika bile geçmeden Taner ve Ramazan Arabalarıyla kapının önündelerdi. 

 

Kenan ve Ramazan  Veysel'i kaldırırken Veysel'in belli belirsiz sayıkladığını duydu. dediğini kestirememişti. 

Taner Veyselin cebinden anahtarı alıp arabayı açmıştı . Veysel'i dikkatlice arka koltuğa yatırmışlardı. Kenan da  yanına geçmişti. Veysel'in başını kendi omuzuna koydu . 

"Su var mı orada?" dedi kendini toparlayıp. 

"Var abi al " dedi Taner pet şişedeki suyu uzatırken . Kenan Önce eline dökmüştü suyu. Sonra yavaşca Veysel'in yüzüne sürmeye başladı. Veysel inlemeyle karışık bir ses çıkarmıştı. 

 

"Abim, aslanım benim. Hadi dayan. Burdayım ben dayan" dedi. 

 

"Taner hızlı biraz. Allahını seversen bas gaza." 

 

"Az Kaldı abi birazdan hastanedeyiz." 

 

"Abi.." dedi Veysel henüz anlaşılan bir sesle.

 

"Abimm." dedi Kenan kardeşinin saçlarını öperken

 

"Söyle aslan kardeşim, söyle."

 

Veysel bir şey dememişti. Sadece elini  Kenan'ın elinin üzerine koyabilmişti. Kenan ellerini tuttu kardeşinin. 

 

"Yanındayım ben" dedi Kenan. "Korkma, bak hastaneye geldik. Az Kaldı. İyi Edicem Seni. Beni duyuyorsun dimi " dedi tuttuğu elleri öperken..Veysel de duyduğunu belli etmek ister gibi elini sıkmıştı Kenan'ın. daha doğrusu sıkamamıştı. sadece parmaklarını oynatabilmişti. Arabanın camları acıktı. dışarıdan gelen rüzgar biraz olsun yardımcı oluyordu Veysel'in nefes almasına.

 

--------------------------------------------------------------

 

Ramazan ve Ciritçi Abdullah da Arkadan Kendi arabasıyla geliyorlardı.

 

Taner Arabayı hastanenin önünde durdurup hemen içeri dalmış görevlilerden Sedye istemişti. 

 

Elif nöbetçiydi o gün. Kasaba hastanesi olduğu için o kadar doktor yoktu hastanede. 

 

Kenan Veysel'i sedye ile odaya soktu , ilk iş oksijen tüpünü bağlamak olmuştu. Geri kalan tetkiklerini de yapmışlardı. Ama sonuçları yarından önce çıkmazdı. 

 

"Nasıl Veysel?"  dedi Elif Kapıdan. Kenan kendisine döndü. "Çok yoruldu. Ondan oldu heralde " dedi. "Dünden beri de sürekli kusuyormuş zaten "

"İlacın yan etkileri bunlar, benden daha iyi biliyorsun Kenan." 

"Doğru ya " dedi Kenan sanki bildiği bir şeyi yeni hatırlamış edasıyla. Yine de bu Kenan'ın çok korktuğu gerceğini değiştirmiyordu.

 

Kenan herkesi tembihlemişti evdekileri aramamaları konusunda. Ciddi bir şey değildi, İlacın yan etkileriydi bunlar. Bir doktor olarak nasıl bunu atlardı, bilemiyordu. Ama kardeşini o halde görünce aklına başka bir şey gelmemişti açıkcası.

 

Veysel sabah'a kadar oksijen tüpüne bağlı bir şekildeydi. Kenan yanından ayrılmamıştı kardeşinin. Kardeşinin küçük bir çocuk gibi koynuna sokulmasını anımsadı. "Çok yoruldum" demişti. "Dayanamıyorum" demişti.  

 

Veysel gözlerini araladığında ilk önce abisinin kendisinin ellerine kenetlenmiş ellerini görmüştü. "Abi, Ne oldu bana " dedi. Sesi düne göre daha net çıkmıştı. 

 

"Önemli bir şey değil" dedi Kenan kardeşini rahatlatmak istercesine. 

 

"Gözlerin pek öyle demiyor ama" dedi Veysel elinde olmadan gülümsemişti.  

 

"Hayatım boyunca aradığım o dayanak abimmiş meğer" diye düşündü. "İlk defa merhametle sarıp sarmalayan bir çift kol oldu" diye geçirdi içinden "Bundan sonra Üstüme Dağ Devrilse Korkmam" dedi Veysel içindeki tüm korkularına rağmen. Artık korkmuyordu. Abisi yanında olduğunda korkmasına gerek yoktu artık.  Onu bu kadar düşünen abisine baktı bir süre daha. 

 

"Abim?" diye sorduğunu fark ettiğinde cevap verdi Veysel

 

"hı?"

 

"Nerelere daldın öyle ?" 

 

"Hiç." dedi Veysel önce Sonra buruk bir gülümseme yerleşti yüzüne. 

 

"Hani bir puzzle yaparsın ama 1 parçası bile kaybolsa hiçbir anlamı kalmaz ya " dedi Veysel. Abisi kendine bakarken devam etti. "Hayatım boyunca hep o puzzledaki eksik parçayı aradım ben. Hayatımdaki eksik parçayı aradım." dedi.  

 

"Buldun mu bari?" dedi Kenan. "Ben buldum." dedi Veysel'in Ellerini öperken. "Bende buldum" dedi Veysel abisine bakıp.  "Babam sinirlendiğinde hep "Keşke abin değil de sen ölseydin" derdi bana" dedi Veysel. Kenan kendisine sinirle karışık bir şaşkınlık ifadesi ile bakarken devam etti sözlerine. " Ben de hep "Keşke " derdim ya "Keşke bir abim olsaydı" derdim." duraksadı. Yorulmuştu. bir kaç nefes aldıktan sonra tekrar başladı konuşmasına. "Sen geldiğinde biliyodum biliyon mu ?" dedi. Kenan daha da şaşırmıştı. "Nasıl yani ?" dedi meraklı meraklı. 

 

"Yani tabii tam olarak "bu benim abim"diye  değil de " dedi "Sen geldiğinde senin farklı olduğunu biliyordum. Daha seni hiç tanımadan anlattım çoğu şeyi sana.sonra dedim "Ben bu adama bunları niye anlattım ki " Daha kim olduğunu bilmeden güvendim sana ben. Ben bu hayatta kimseye güvenmem ki." dedi Veysel. 

 

"Bunu duyduğuma sevindim " dedi Kenan. 

 

"O eksik parça hep senmişsin meğer" dedi . Kardeşiyle barışmanın mutluluğunu yaşıyordu Kenan. 

 

"Beni kabul etmezsin diye o kadar korktum ki" dedi Kenan. "Daha öğrendiğim ilk saniye söylemek istedim sana. Ama Korktum " dedi Kenan. Veysel doğrulmaya çalışınca Kenan yardım etmişti. 

 

"Noldu ?" dedi telaşla.

 

"Sen nasıl doktor oldun bu paranoyaklıkla ya "dedi Veysel abisine takılarak . 

 

"Bana bir şey olsun da görürüm ben seni" dedi Kenan gülerek.

 

Veysel bunun ihtimalini bile düşünmek istememişti. Takılarak vurdu abisinin koluna.

"İki güzel laf ettik diye kendini kıymete mi bindirdin doktor sen?" dedi. Tabiki korkusunu göstermeyecekti. 

 

"Öyle mi Veysel Efendi ?!"dedi Kenan .

 

"Öyle" dedi Veysel ciddi görünmeye çalışarak.

 

"İyi madem, "dedi Kenan. "Cemile beni sabah beri arıyor. serumun da bittiğine göre, ve gayet formunda olduğuna göre gidebiliriz." 

 

"Bence de " 

 

Veysel ve Kenan hastaneden çıkıp Eve geçmişti. Taner , Ramazan ve dedesine gece eve geçmelerini söylemişti Kenan. Onlar da Kenan'ı dinlemişlerdi.  Cemile neşeyle açtı kapıyı. "Hoşgeldin Cankuşum" dedi . Kenan'ı görmeyi beklememişti . "Sen de hoşgeldin Abi." 

 

"Cemilem kurt gibi açım ben" dedi Veysel içeri girerken . "Menemen yaptım. Sıcak sıcak. hadi geçin de kahvaltı edelim" Veysel merdivenlerden çıkarken Kenan  de arkasından geliyordu. Veysel masayı gördüğünde yüzü düşmüştü. Annesi ve Babasını görmek bile istemiyordu şu an. "Annemler de burdaymış" dedi Veysel.  Döndü gülümsedi oğullarına. "Hadi geçin geçin. Gelinim çok güzel bir kahvaltı hazırlamış."Veysel hiç ses etmeden boş yerlerden birine oturmuştu. Kenan da masaya oturmuştu çekinerek de olsa. 

"Abi ben sana çay getireyim" dedi Cemile neşeyle. Tam bir aile kahvaltısı olacaktı anlaşılan. doldurduğu çayı Kenan'ın önüne koyarken söylendi. " Veysel'im , Abinle geleceğini söyleseydin ya, bişeyler yapardım. " dediğinde Veysel güldü. "Ya bana bu kadar iltimas geçilmiyor bu evde. Ayrıca misafir umduğunu değil bulduğunu demişler"

 

"Aaaa!" diye yükseldi Cemile. "Ne misafiri canım?" dedi. Veysel kıkırdıyordu, Kenan da . "Sizin de keyfinize diyecek yok valla kıkır kıkır" dedi gülerek Döndü Çocuklarını gülen gözlerle gördüğünde o da mutlu oluyordu.

 

Menemenden bir lokma almıştı ki yine samimi, sıcak olan ortam muammerin tek bir lafıyla buz kesmişti. 

 

"Siz dedenizde kahvaltı etmediniz mi?" diye sordu iğneleyici bir ses tonuyla. 

 

"Yok" dedi Kenan.

 

"Hayret. Babam sizi aç göndermezdi"dediğinde Döndü yükselmisti muammere. 

 

"Bir kere ya bir kere ailecek şu sofrada güzel bir yemek yiyelim. Bir kere şu lokmaları boğazımıza dizme be adam" dedi sinirle.

 

Veysel hiç oralı olmamıştı.

 

"Dedemde değildik biz" dedi rahat rahat.

 

"Neredeydiniz?" dedi Cemile merakla.

 

"Hastanede" dedi aynı rahatlıkla Veysel. 

 

"NE ! NEDEN?" demişti Döndü ve Cemile aynı anda.

 

"Yok birşey anne" diye ekledi Kenan. "İlacın yan etkileri." 

 

"İyi yani" 

 

"Değilim" dedi Veysel muzip muzip

 

"Sen de amma nazlı çıktın." dedi Kenan gülerek. 

 

"Hastayım ben bi kere, naz da yaparım , herşeyi de yaparım" dedi Veysel de gülüyordu. 

 

Nispeten mutlu bir kahvaltının ardından sofradan ilk kalkan Kenan olmuştu.

"Ben kaçtım" dedi neşeyle. "Hastanede işlerim var." dedi. Herkes de okeylemiş. Kenan evden çıkmış hastaneye gitmişti. 

 

Hasta dosyalarına göz gezdirirken Elif koşarak yanına gelmişti..

"Hasta geldi, durumu acil" Kenan hastanın yanına gitti. Adam zengin tipli bir adamdı. "Kim bu ?" diye sordu Kenan Elife. Elifin tanımasını ummuştu. "Osman abi bu " dedi . Neredeyse tüm kasabayı görmüştü, ama bu adamı görmemişti. Elinden geleni yapmasına rağmen kurtaramamıştı adamı. Bunu oğluna söylerken bile kelimeler boğazını tırmalamıştı sanki. En kötüsü de birilerini kurtaramamaktı bu meslekte. 

 

Mesai bitiminde Kenan lojmana geçmiş fakat Kapının önünde Veysel'i görmeyi beklememişti. 

"Veysel? Kardeşim? Ne oldu ne işin var burda bu saatte?"

"Hadi eşyalarını topliycaz daha." dedi neşeyle Veysel, ama Abisinin keyifsiz olduğunu görünce yüzündeki neşe silinmişti. "Noldu ? Abi?" 

 

Kenan bir şey dememişti. Kapıyı açıp içeri geçti. Veysel de peşinden girmişti. 

 

İçeride  tek bir yatak, bir komidin bir de küçük bir tüplü televizyon vardı.

 

Kenan derin bir iç çekerek yatağa oturdu. Veysel de hemen yanına oturmuştu. 

"Ne olduğunu söyleyecek misin artık ?Abi?" dedi tedirgin tedirgin. 

 

"Kurtaramadım"dedi Kenan. "Adamı kurtaramadım." 

 

"Hangi adamı?"

 

"Osmanmış adı. 60-65 yaşında hemen hemen "

 

"Bizim Ayyaş Osman abi mi ?" 

 

"Ayyaş derken?" 

 

"Ayyaş işte. Ayık gezmez o adam." 

 

"Aynı kişi olduğuna emin miyiz? yani oğlu içki kullanmıyor demisti" dedi Kenan sıkıntıyla.

 

"Oğlu da sıkıntılı bir tip biraz." dedi Veysel. Tedirgin olmuştu içten içe. "Elif orada değil miydi ?  söylemedi mi sana ?" 

"Yok, o başka hastayla ilgileniyordu. Aynı anda 2 tane kaza gelince." 

 

"Suçlama kendini." dedi Veysel. Ne kadar yararı olurdu bilmiyordu ama . Kenan birden sarılmıştı Veysel'e . Veysel de abisine karşılık vermişti. "Tamam ya sakin ol. Hem o adam ne ettiyse kendine etti Sen nereden bilecektin." dedi Veysel. "Ama sen çok dikkat edeceksin, hastaneye giderken felan bundan sonra" dedi. Kenan başını kaldırmamış, bir şey de dememişti. Kardeşine sarılmak iyi geliyordu. Biraz daha öyle kalmışlardı. Daha sonra ayrıldıklarında Veysel ekledi. " Hadi , hadi. Annem bizi kesecek bak" dedi abisinin yüzünü güldürmek istercesine. Kenan gülümsemiş ama yine de o sıkıntılı haline geri dönmüştü. Veysel ne diyeceğini bilememişti. Hayır ne denirdi ki .

 

Eve gidene kadar ikisi de konuşmamıştı. 

 

Sofraya oturmadan önce Kenan eşyalarını yerleştirmek bahanesiyle odaya girmişti. Veysel de fırsattan  istifade ailedekilere tembihlemişti konuşmamalarını.  Daha sonra kendisi de abisinin odasına girmişti. "Nasıl? beğendin mi ? ben düzenledim." dedi gurur duyan bir ses tonu ile. Ama abisinin yatağa oturmuş ağladığını görünce hemen yanına oturmuştu. "Abi, yapma nolur " dedi. Abisi üzgün olduğunda onun da canı acıyordu. "Elinden geleni yaptın sen" dedi Veysel. "Orası öyle ama, bir insanın ölümünü görmek, benim ellerimde öldü oğlum adam" dedi ağlaması daha da şiddetlenirken. Veysel ne dese abisine iyi gelemiyordu. "Abi allah aşkına, sanki adamı sen mi attın arabanın altına, yüklenme kendine bu kadar. " dedi Veysel son bir çare. Kenan kardeşine bir kez daha sımsıkı sarılmıştı. Veysel de sarıldı abisine.. "Tamam mı , bak bana , senin hiçbir suçun yok. Sen elinden geleni yaptın.Hatta ben seni şu kadarcık bile tanıdıysam çok daha fazlasını yapmışsındır.Gerisi Allah'ın bileceği iş senin değil."dedi Veysel. Kenan ağlamıyordu artık. Veysel bir şey dememiş, aksine daha sıkı sarılmıştı abisine. "İyiki varsın be Veysel." dedi Kenan Veysel'e sarılı durumdayken hâla.

"Delinin zoruna bak. Bişey de yapmadım yani, benim demem gerekiyor bunu sana" dedi ve abisinin saçlarını öptü. Aynı abisinin kendisine yaptığı gibi. "Asıl sen iyiki varsın" 

 

Abi kardeş birbirlerinin yanında küçücük bir çocuğa dönüşüveriyordu adeta. bütün duvarlar kalkıyor, tüm yelkenler iniyordu kardeşler yan yanayken. O gün sofraya oturmuşlar kimse tek bir kelime etmeden yemeklerini yemişlerdi. Kenan sıkıntıdan hiç uyuyamamıştı. Veysel'in de abisini yalnız bırakmak içinden gelmemişti. Gecenin bir köründe odaya daldı Veysel. Kenan ona şaşkın gözlerle bakıyordu. 

"Uyumamışsındır diye düşündüm de bir bakiyim dedim." dedi Veysel. "Uyumadım, gel" dedi Kenan. Aslında kaç gündür doğru düzgün uyumamıştı. Ama girmiyordu gözüne uyku işte. 

Abisinin yanına kıvrıldı hemen Veysel. "Kaç gündür uyumuyorsun sen?" dedi soru sorarcasına. 

"3. Sanırım" dedi Kenan. Veysel hemen sarılmıştı abisine. Kenan gülümsedi. Başını kardeşinin omzuna koydu. Derin bir nefes aldı.   "Annem küçükken hep bana seni anlatırdı. Çok görmemiş tabii seni , 1 kere görmüş , sonra öldü demişler.. ama anlatırdı işte. kaşını gözünü felan" dedi Veysel. "Sonra bende hep düşünürdüm. Abim olsa nasıl olurdu acaba diye." "Ne zaman korksam, ya da üzülsem hep bir abim olduğunu hayal ederdim. İyi gelirdi ha " dedi. Kenan'a baktığında Kenan çoktan uyuyakalmıştı bile kardeşinin omuzlarında. Veysel gülümsedi. Abisine iyi geldiğini hissedebilmek bile mutlu olmasına yeterdi. 

 

O gece koyun koyuna uyumuştu iki kardeş. Yaşanmamış, yaşanamamış yıllara inat , huzurla ve umutla birbirlerine sığınmışlardı.

 

Kenan gözlerini açtığında Kardeşinin başını ona doğru yasladığını görmüştü. kalkmak için hamle yapmış ama bu hamle Veysel'in de uyanmasına sebep olmuştu. 

 

"Abi?" dedi uyku dolu gözlerle. "Kardeşim" dedi Kenan gülümseyerek. 

"Nereye?" dedi Veysel. Saatlerce hatta günlerce abisiyle koyun koyuna uyusa gıkı çıkmazdı..

"Hastaneye" dedi Kenan. 

 

Düne göre daha iyi görünmüştü Veysel'e.

 

"Ben ilaçlarını hazırlarım gidince, siz de 1 ya da 2 saat sonra gelirsiniz." 

 

"Tamam "dedi Veysel. 

Kenan hastaneye gitmek için evden çıkarken Veysel arkasından seslenmeyi ihmal etmemişti. "Dikkat et!" 

 

Kenan  yolda dünkü adam'ın oğlu ile karşılaşmıştı Gözleri göz değildi. Büyük ihtimalle madde kullanmıştı. Kenan konuşarak anlaşmaya çalışsa da adam oralı olmamıştı. Bıçağı Kenan'a doğru salladığında Kenan göğsünde bir sıcaklık hissetmişti. Bıçağın göğsünün içinde döndürülüşünü hissedebiliyordu Kenan. Sabahın ilk saatleriydi neredeyse kimse yoktu sokakta. Adam bıçağı Kenan'ın göğsünden çıkardığında derin bir inleme çıkmıştı Kenan'ın ağzından . Bedeni yerin soğuk taşlarına değdiğinde ağzından bir inleme daha taşmıştı. Göğsündeki acı tüm bedenini kaplamış, yüreğini derin bir korku kaplamıştı. Yardım çağırmak istedi ama ağzını açtığı anda ağzına kanların dolduğunu anlaması uzun sürmedi. Ölmek istemiyordu. Kardeşiyle yeni kavuşmuşken , daha yaşayacakları çok şey varken ölmek istemiyordu. Hele böyle , kimsesiz gibi bir sokak ortasında ölmeyi hiç istemiyordu. yapayalnız. Elinden hiçkimse tutmadan...  Üşümeye başladığını hissetti Kenan. Galiba ölüyordu. kalan son gücüyle çağırmaya çalışmıştı duymayacağını bile bile en büyük dayanağını. "Vey..sel... " dedi sadece kendisinin duyabileceği bir ses tonuyla. "Kar..de.. şim" gözlerinden bir damla yaş akmış, daha sonra gücü tükenmiş, kendini acının kollarına bırakmıştı Kenan...