"Aileni bulmak için geldin demek ? Eee Bulabildin mi bari.? " dedi Veysel şüpheci şüpheci .

 

"Veysel'im! rahat bıraksana adamı" dedi Cemile son anda ipten kurtarmıştı Kenan'ı

 

"Ne var Cemile'm. Konuşuyoruz şurda."

 

"Yani, tamam da girmesen mi o kadar özel konulara?" dedi Cemile.

 

"Haklısın , pardon" dedi Veysel ama zerre samimi değildi. Kenan da anlamıştı bunu. Gerim gerim gerilmişti. zaten ne demeye söylemişti pat diye. 

 

"Ee doktor" dedi Veysel bu seferde. "Senin araba nerde ya ? " Allem edip kallem edip Kenan'ı köşeye sıkıştıracaktı. Gizemlerden hoşlanmazdı. Ve bu adamda büyük bir gizem vardı. 

 

"Neden sordun?" 

 

"Bilmem, merak sadece." 

 

"Sattım " dedi Kenan. 

 

"Neden?" dedi Veysel şüpheci bir şekilde bakmaya devam etti.

 

"Seni ilgilendirdiğini düşünmüyorum." dedi Kenan. Aksine onunla tam ilgisi vardı ama şu an vereceği en iyi cevap bu olur diye düşünmüştü. 

 

"Veysel!" muammer'in bağıran ses tonuyla masada ses kesilmişti. 

 

"Rahat bırak Kenan oğlumu." 

 

Veysel sessiz kalmayı tercih etse de sessizliğinin altında çok şey yatıyordu.

 

Yemek bitene kadar kimse tek kelime etmemişti.  Yemek bittiğinde Kenan hepsine teşekkür ederek oradan ayrılmış ve kendi kendini yemeye başlamıştı yine . Veysel'in sorduğu sorular neydi öyle? yoksa duymuş muydu Kenan'ı. Bu mümkün değildi ki . Bilinci kapalıydı.

 

--------------------------------------------------------------

 

"Neydi o öyle Veysel?" dedi Cemile . 

 

Veysel burnundan soluyordu. 

 

"Hiçbir şey değildi." dedi.

 

"Resmen sorguya çektin adamı." 

 

"Rahatsız oluyorum o adamdan." 

 

"Nedenmiş o ?" dedi Cemile 

 

"Acaip bir şeyler var o adamda " 

 

"Ne gibi?" 

 

"Sence normal mi tüm bunlar ? Adam geldiği gibi tüm bunlar normal mi yani . Yok iliğiydi ameliyatıydı yok ilacıydı felan. Normal mi ?" 

 

"Neden olmasın? "

 

"Sen her soruma soru ile mi karşılık vereceksin Cemile'm. Kızdın mı sen bana?" 

 

"Kızdım tabii, çok ayıp oldu adama." 

 

"Napiyim Cemile'm. Gebericem meraktan. Kim lan bu herif . Niye tüm bunlar bi anda pat diye oluveriyor? Deliricem düşünmekten."

 

"Düşünme o zaman sende." dedi Cemile. 

 

"Sen beni bırak da "Oğlum" dedi duydun mu ? Elin adamına hemde. Lan sen daha bir kere bana oğlum dememişsin. " dedi sinirle.

 

"Hayır zaten aptal saptal şeyler yapıyorum herifin yanında" 

 

Cemile'nin gözleri parlamıştı. 

 

"Ahaaa! Yakalandın"

 

"Ne diyosun Cemile?" 

 

"Seni geren şey adamın acaip olması değil, hatta adamda çözemediğin bir takım şeyler değil, ve hatta olan tüm olayların normal gelmemesi değil. Herkesi kandırabilirsin ama beni değil. Unutma bunu Veysel'im"

 

"Neymiş beni geren şey.?" 

 

"Seni geren şey şu anlamlandıramadığın güven duygusu." dedi Cemile çok bilmiş bir edayla. Haklıydı da Veysel savunmaya geçmişti hemen. 

 

"Ne alakası var?" 

 

"Çok alakası var Veysel'im. Sen birine güvenmezsin. Seni benden iyi bilen yok bu dünyada. Annen baban bile benim kadar tanımıyorlar seni." 

 

"Ayrıca," dedi Cemile. "Sadece güven duygusu da değil" "Haksız mıyım" 

 

"Tamam pes!" dedi Veysel sonunda. 

 

"Ama bu , bu herifte çözemediğim şeyler olduğu gerçeğini değiştirmiyor." 

 

"Çözmeyiver bunu da" dedi Cemile. Çünkü kocası bir şeyi kafasına taktı mı geri dönüşü yoktu.

 

"Olmaz." dedi Veysel. Karartmıştı gözünü

 

--------------------------------------------------------------

 

İki kardeşi de düşünmekten uyku tutmamıştı.

Veysel bir yolunu bulup Kenan'ın kim olduğunu bulmaya takmıştı kafayı. 

 

Ertesi Sabah İlk iş Elif'i aramıştı Veysel. Bir şeyler biliyor olmalıydı.

 

"Ne var veysel, Sabahın köründe çağırdın beni buraya . Hastaneye gidicem ben daha."

 

"Bu konuştuklarımız aramızda kalacak. Eğer o kıl kuyruğa söylersen .."

 

"Kıl Kuyruk?" 

 

"Doktordan bahsediyorum." 

 

"Kılkuyrukmuş, abin o senin aptal" diye geçirdi Elif içinden. 

 

"Tamam, söylemem." 

 

"Neci bu herif. ?" 

 

"Neciymiş?" 

 

"Ya bir bana anormal geliyor bu adam heralde. Cemile bir yandan sen bir yandan. Hayır anlamadım ben bu ne ilgi bu ne alaka ?" 

 

"Veysel, sen çok sıkıldın heralde, olay arıyosun kendine." dedi Elif söylenerek.

 

"Yooo, bişey aramıyorum ben. " dedi Veysel sinirle. 

 

"Emin misin? çünkü şu an tam olarak neden burda olduğumuzu bile anlamadım." 

 

"Kimmiş bunun ailesi ? söyledi mi sana.? "

 

"Ne ailesi ya ?" dedi şaşırarak elif. Daha çok anı kurtarmaya çalışıyordu.

 

"Ailesini aramaya gelmiş ya kasabaya ?" 

 

"Hayır, neden söylesin ki bana bunu?" 

 

"Bilmem, yani sana yavru köpek gibi baktığını görünce, anlatmıştır diye düşündüm." dedi Veysel.

 

"Saçmalama" dedi Elif ciddi ciddi. 

 

"Ne var yalanmı ?"

 

"Beni sinir edip ağzımdan laf almaya çalıştığının farkındayım veysel. Ama bilmiyorum ben bir şey. İşim var şimdi müsade edersen " deyip gitmişti Elif. Veysel çocukluktan beri arkadaşıydı, ve Veysel bir şeye kafayı takarsa peşini onu sonuçlayana kadar bırakmazdı. 

 

Hastaneye gittiği gibi Kenan'ın odasına girmişti Elif. 

 

"Acil durum, Kırmızı Alarm!" 

 

"Ne Oldu?" dedi Kenan. Ama sesinde meraktan çok bıkmışlık vardı.  elindeki kalemle oynuyordu. 

 

"Sorguya çekti sabah sabah manyak"

 

"Kim? Ne Dedi? Nasıl?"

 

"Anladım ben , yok yok. Manyaklık genetik sizde. Valla.. Al kardeşini vur abisine işte."  

 

"Ha ha " dedi Kenan iğneleyici bir tavırla. 

 

"Bir şeyler oluyor ki neler olduğunu asla anlamadım. Ama Veysel'i tanıyorsam bırakmaz bu işin peşini." 

 

"Sanki ben anladım da " dedi Kenan iç çekerek.

 

"Bence uzatma" dedi Elif cekine çekine.

 

"Neyi ?" 

 

"Neyi Olucak ? Şu açıklama işini. Benden sana ufak bir tavsiye. Yoksa her şeyi daha çok zorlaştıracaksın" 

 

"Yapamam " dedi Kenan. Korkusunun tarifi yoktu. 

 

"Yapmaktan başka çaren yok. Veysel öğrenene kadar durmayacak. Sen söylemezsen Aileni kazanamazsın." 

 

"Öyle mi diyorsun?" 

 

"Evet, Öyle diyorum. Nasıl yapacağına sen karar ver. Tek tek mi konuşacaksın , yoksa tüm aileye birden mi söyleyeceksin sen karar ver.Ama uzatma daha fazla." 

 

--------------------------------------------------------------

 

Kenan mesai bitimine kadar Elif'in dediklerini düşünmüştü, haklıydı . Artık söylemesi gerekiyordu. Nasıl yapacağını bilmese de yapmak zorundaydı. 

 

Bir şey yapmazsa çok geç olacaktı. Telefonu cebinden çıkarıp Veysel'e mesaj yazdı. 

 

--------------------------------------------------------------

 

Veysel bir şey bulamamanın siniriyle yanıp tutuşuyordu resmen. Takmıştı kafaya.

 

"Veysel'im Yeter artık, bak bir şey olucak şimdi sana."

 

"Anlamıyorsunuz" 

 

"Birine güvenmek bu kadar korkulacak bir şey değil Veysel. Ayrıca adam hayatını kurtardı, güvenmen için be yapması gerekiyor daha?" 

 

"Bu öyle bir şey değil." dedi sesi yükselmişti Veysel'in. 

 

"Nasıl bir şey ?" dedi Cemile. Veysel'in aksine.

 

"Bilmiyorum tamam mı bilmiyorum." dedi Veysel . Cebinde titreşen telefona sinir kusuyordu " Kim şimdi bu saatte . Başlıycam size de mesajınıza da ." dedi sinirle. Telefonu eline alıp mesajı okuyunca Gûlümsedi. 

 

" Ha şöyle.. Yola geleceksin"

 

"Kim?"

 

"Doktor."

 

"Ne Yazmış? "

 

"Konuşmamız Lazım. Hemen! Tepeye gel." yazmış. "Gidelim de öğrenelim bakalım. Karın ağrısı neymiş." 

 

Veysel hazırlanıp evden çıkmış . Arabayı da alıp tepeye gitti. Gittiğinde Kenan çoktan oradaydı. 

 

"Doktor," dedi Veysel arabadan inerken. 

 

"Ne konuşacaktık?" 

 

" Bilmem, Sen söyle. Benim hakkımda soruların varmış, sor bakalım."

 

"Diyorsun. Pekii. " 

 

"Ne arıyorsun bu kasabada " 

 

"Yemekte söylemiştim."

 

Veysel başka bir soru sormamıştı, aslında kafasında trilyon tane soru vardı ama hiçbirini soramamıştı. 

 

"Eee, soruların bu kadar mıydı? " dedi Kenan. 

 

Veysel sadece baktı bir şey diyecek olduysa da demedi. 

 

"Tamam o zaman." dedi Kenan. "Ben anlatayım. Sen de konuşmadan, müdahale etmeden dinle. Sonra ne söyleyeceksen söylersin. Anlaştık mı ?" 

 

"Tamam." 

 

"Ben bu kasabaya gelirken hiç görmediğim ailemi bulmak umuduyla geldim. " dedi Kenan . Durakladı cümlelerini seçmeye çalışıyordu. 

 

"Sonra seninle karşılaştım hastanede, bilmiyorum. değişik hissettim." dedi Kenan. Bu Cümleyle ne diyeceğini az çok Anlamıştı Veysel. Ama yine de diyeceği şeyleri duymak istemişti.

 

"Önemsemedim ama . Sonra bir sürü olaylar oldu. Hiç yapmam dediğim şeyler yaptım.Hiç söylemem dediğim şeyleri söyledim."

 

"Biliyorum, sen de bu yüzden sorguluyosun bu kadar. Çünkü aynı şeyi ben de yaptım" 

 

"Dur tamam! Yeter" 

 

"Neden? Duymak istemiyo muydun kim olduğumu" dedi Kenan. 

 

"Elif tezgahladı dimi bunu ?" dedi Veysel Gülerek. Gerçekleri kabul etmek istememişti.

 

"Kimsenin bir şey tezgahladığı yok Veysel . Sana hastanede bir şey demiştim. Hatırla."

 

--------------------------------------------------------------

 

FLASHBACK 

 

"Bir kardeşin var mı?"

 

"Yok."

 

"Neden sordunuz?"

 

"tühh ya, işimiz çok kolaylaşırdı kardeşin olsaydı. "

 

"Veysel Bey için %100 uyumlu bir ilik bulmaktı ilk hedefimiz, ve bu da ancak ve ancak kardeşler arasında bulunan bir şey. Anne babanın dahi uyum sağlamadığı zamanlar oluyor." 

 

"Peki şimdi ne olacak.. "

 

"%100 uyumlu bir ilik bulamasak bile diğer insanlardan uyumlu bir ilik bulabiliriz hâla.."

 

--------------------------------------------------------------

 

"Nolmuş yani " dedi Veysel. Hâla kabul etmek istemiyordu.

 

"İliklerimiz uyuştuğunda anladım.Kardeş olduğumuzu" 

 

"Kardeş felan değiliz biz!" diye çıkıştı Veysel. 

 

Ama kabul etmek istemese de zihninde o kabul edemediği anıların hepsi şimdi yerine oturmaya başlıyordu işte. 

 

"Kabul etsen de etmesen de Ben senin abinim."  dedi Kenan. korktuğu başına gelmişti işte . Kardeşi istememişti onu. 

 

" Benim senin gibi bir abim yok. Duydun mu . 35 Yıl önce öldü benim abim." dedi Veysel Biraz durdu. Kendini durdurmaya çalışmış ama becerememişti. 

 

"Bana iliğini verdin , Sağol. Hayatımı da Kurtardın, Sağol. Hatta büyük ihtimalle o Hayırsever olayı da palavraydı. Onun için de ayrıca sağol. Ama Sırf hayatımı kurtardın diye seni kabulleneceğimi düşünüyorsan Çok beklersin. Hadi Eyvallah." Veysel arkasına bile bakmadan uzaklaşmıştı oradan 

 

( SENİ NANKÖR DEDİĞİNİZİ DUYAR GİBİYİM..HER NEYSE 🤣 DEVAM EDELİM) 

 

Kenan da anne ve babasına söylemek için yola koyulmuştu. Zira Veysel'in ortalığı dağıtması kaçınılmazdı. Evin önüne gelene kadar ağlamaya devam etmişti Kenan. Bugün daha kötü nasıl olabilirdi ki. Daha ne kadar kötü olabilirdi her şey. Arabanın evin önünde olmaması Kenan'ın içinin rahatlatması gerekirken onu tedirgin ediyordu.

 

Kenan kapıyı çaldığında kapıyı açan Cemile olmuştu. Kenan'ı kıpkırmızı olan gözlerle gördüğünde anlamıştı hemen. "Yapma.. " dedi Cemile. Veysel ne haldeydi acaba. Düşünmeden edememişti. Kenan salona geçtiğinde Döndü ve muammer onu merakla izliyordu. 

 

Kenan olan biteni en baştan Döndü ve Muammer'e de anlatmıştı. İkisi tam da tahmin edildiği gibi bağırlarına basmışlardı oğullarını. Ama Veysel,  onun için kolay değildi. hemde hiç kolay değildi. Kapı alacaklı gibi çalındığında hepsi anlamıştı Veysel'in geldiğini. Cemile hemen kapıyı açmaya gitmişti. Kapıyı açtığında Veysel'in de Kenandan pek bir farkı olmadığını görmüştü. Bir şey demeden içeri dalmıştı. "Ooooooo, Hoşgeldiniz Kenan Bey." demişti acı dolu bir tavırla. Annesi ve Babasının onu kabul edeceği aşikardı zaten . "Bulmuşsunuz Ailenizi de sizden iyisi yok valla. " dedi ve bir an gelen baş dönmesiyle sendeleyip düşmemek için koltuklardan birine tutundu. Kenan hemen ayaklanacak olmuştu ki Veysel neredeyse kükremişti. "Sakın! Sakın Doktor" 

"Cemile topla eşyaları, gidiyoruz." 

"Veyselim, Az bi sakin ol.Nolur kurbanın olayım. Bak bişey olucak şimdi." 

"Cemile hadi." dedi Veysel. Sinirden ne yapacağını şaşırmıştı. Hissettiği şeyin sinir olduğundan bile emin değildi.

 

Kenan şu an yapacağı şeyden hiç emin değildi, özellikle de Veysel bu kadar sinirliyken . Ama yine de yapmak zorunda olduğunu hissediyordu. 

 

"Sen bi sakin olsana " dedi birden ayaklanmış hatta Veyselin yanına gelmişti bile. Otur şöyle deyip Elini omzuna atacaktı ki Veysel'in Kendisini itmesiyle yaptığı şeyin yanlış olduğunu anlamıştı.  "Dokunma bana " dedi Veysel. Gözlerinden ateş çıkacaktı neredeyse. Döndü çoçuklarının birbirlerine düşman gibi davranmalarını ağlayarak izlerken Cemile de yaşlı gözlerle ona bakıyordu. Aslında diğerleri anlamasa bile o Veysel'in neden böyle davrandığını anlayabiliyordu. Muammer olaya dahil olduğunda her şeyin sarpa saracağı belliydi. 

 

"Saygısızlık Etme Abine."dedi Muammer Sesinden öfke taşıyordu. Veysel bir şey dememişti. Aksine Cemile'ye tekrar seslendi. "Hadi. " Elini Uzattı. Cemile Veysel'in elini tuttu. Belki de buradan uzaklaşmaları iyi olacaktı. Ama muammer'in söylediği sonsöz Veysel'in sabrını taşırmıştı. 

 

"Hayatını kurtardı o senin. Nankör ! " 

 

Veysel bir hışımla geri döndü. "Kurtarmasaydı keşke ." dedi. Herkes şaşkınlık içinde Veysel'e bakarken devam etti Veysel. " Ne kadar içten dilediysen demekki " dedi. Yutkundu. Artık kendini tutmak için bir çaba sarf etmiyordu. iki gözü iki çeşme ağlıyordu. "Ama yok ya o kadar da içten dileyememişsin demekki baksana. "Doktor" oğlun geri geldi, ama "Mesmursuz" oğlun ölmedi işte. Naparsın kader."

 

Muammer o sinirle Veysel'in üzerine yürümüş hatta ona tokat atmaya yeltenmişti. Veysel de hiç şaşırmazdı buna. Sonuçta yediği ilk dayak olmayacaktı. Ama Veysel'i şaşırtan bir şey olmuştu işte. Babasının ona kaldırdığı Eli havada kalmıştı. Abisi önüne duvar örmüştü resmen . Hiçbir şey dememişti. Babası da geri çekilmişti, işte bu gerçekten şaşırtıcıydı. "Bırak ya vursun. " dedi Veysel. Kenan tabiki istediğini yapmamıştı. Önünden çekildi ama hâla tetikteydi. "İlk dayağı olmaz" dedi Veysel. "Hatırlarsın, beni dövüp dövüp hastanelik ettiğin günleri unutmamışsındır." dedi. Başı dönse de aldırış etmedi. Bu bugün bitmek zorundaydı. "Ben kendimi bildim bileli hep gözünün içine baktım be. Bana bir kere "Oğlum" de diye ben senin gözlerinin içine baktım. SEN BANA ÖLÜRKEN BİLE OĞLUM DEMEDİN. Tabi "Bu " dedi kenanı göstererek. "Senin istediğin oğul tipi olduğundan.." "Oğlun olduğunu öğrenmeden önce "Oğlun" olmuştu ." 

Cemile onu durdurmaya çalışsa da başarılı olduğu söylenemezdi..

 

"Siz yıllardır bu adamı gömemediğiniz o mezara beni gömdünüz be." "Onun üzerine atamadığınız toprağı benim üstüme attınız. Sonra bak kaderin işine sen. Kader bu ya , hasta oldu o ölsün ölsün dediğiniz mesmursuz. Sonra pişman olur gibi oldunuz, ama beni hiç sevmediniz. Belki dedim ya belki dedim . Belki seviyodur beni ama gösteremiyodur dedim dedim de Şu yaşıma kadar Şu adama sarıldığın gibi sarıldın mı bana ? Yok ." 

 

"Neden ?" 

 

"Doktor olamadım diye heralde. Okutsaydın olurdum belki ben de doktor, ama okutmadın işte. " 

 

Gözlerinden akan yaşları son bir kez elinin tersiyle sildi Veysel. "Hadi size Oğlunuzla mutluluklar, hayırlı olsun." dedi bir kez daha gitmeye yeltendi Veysel . Ama bu sefer onu durduran birisi değil, hastalığı olmuştu. Neredeyse 2 ya da 3 adım atmıştı ki yere yığıldı. 

 

Kenan hemen yanında bitmişti kardeşinin 

 

"VEYSEL ! AÇ GÖZÜNÜ ! VEYSEL !"