"Elif ! Ne oldu ? iyi mi Veysel'im . Ne oldu ? desene bişey . Doktor nerde?" 

 

Elif hâla biraz önce odada olanların etkisindeydi. Veysel'in bir anda böyle fenalaşmasının bir açıklaması olmalıydı. Elif gerektiğinde lafını sakınan , kimsenin kalbini kırmamaya çalışan biriydi. Ama o zamanı çoktan geçmişlerdi az önce. Artık her şey pamuk ipliğindeydi.

 

"Dışarıda ne konuştunuz Cemile? " diye sordu direk. Cemile'nin de Döndü'nün de aynı anda muhammer'e bakmasıyla anlamıştı Elif. Muhammer yine abuk sabuk bir şey söylemişti anlaşılan. 

 

"Hiç eveleyip gevelemeyeceğim lafı. O gün bana iki gözünüz iki çeşme gelip bu adam bize böyle dedi dediğinizde demediğimi bırakmadım o adama ben. Ama haklıydı. Size birinin bunu söylemesi gerekiyordu. VEYSEL ÖLÜYOR. Ben size defalarca kez söyledim . 1 yıldır aynı şeyi söyleyip duruyorum. "Şu çocuğu üzmeyin" diyorum. "Durumu kritik, üstüne varmayın " diyorum. Ama ben kime diyorum acaba. "dedi muhammer'e bakıp. 

 

"Siz yatın kalkın. Siz yatın kalkın da o içerideki adama dua edin. O olmasaydı... O olmasaydı şu an Veysel'in Cenazesiyle eve gidiyor olurdunuz." 

 

Çok ağır konuştuğunun farkındaydı Elif ama böyle olmak zorundaydı. Maymun gözünü açmıyordu. Elif de Maymunun gözlerini açmaya çalışıyordu. 

- Buradaki Maymun Muhammer Oluyor Anlamışsınızdır 😁- 

 

"Kusura bakma Döndü Teyze, Cemile.  Ama gerçekten.." Cümlesinin devamını yutmuştu Elif . hiçbir şey demeyececekti.Bu ona düşmezdi çünkü. İçeride gördükleri hâla aklından çıkmıyordu. Kenan'ın bir çocuk gibi çaresiz kalışı, kendini kaybedişi aklından gitmiyordu. Daha 2 gündür abisi olan adam bile daha çok umursuyordu kaç yıllık öz babasından.

 

" Kenan Bey , içeride son kontrollerini yapıyor . Ondan sonra da steril odaya alacağız."

 

"O ney kızım?"

 

"Bunu söylediğim için çok üzgünüm ama artık polyannacılık oynayamayız. Veysel'in durumu kritik. Uyanır mı bilmiyoruz. O yüzden artık steril odada kalacak. Sadece Ben ve Doktor Kenan Bey'in girişine izin verilen bir odaya alınacak. bu aşamada Veysel'in vücudu hiçbir şeye dayanıklı değil. en ufak enfeksiyonu kaldıracak gücü yok. "

 

Cemile ağlamaktan nefes bile alamıyordu neredeyse. 

 

"Ne zamana kadar peki." dedi nefes nefese. 

 

"Bir mucize olana kadar." dedi Elif. Çünkü her şey belirsizdi.

 

--------------------------------------------------------------

 

"Daha yapacak çok şeyimiz var seninle. Daha hiçbir şey yapmadık" dedi Kenan. Belki de şu an kardeşinin uyuyor oluşunu fırsat biliyordu.

 

"Ben hayata 1-0 geride başladım Veysel. hep düşündüm durdum. Hayatım ailem olsa nasıl olurdu diye. Bir kardeşim var mıdır acaba diye düşündüm." 

 

Tuttuğu eli öperken devam etti. "O zaman her şey bir anda yoluna girecekmiş gibi geliyordu bana. Şimdi şu halime bak, korkudan ölmek üzereyim." 

 

"Belki sana hiçbir zaman gerçekleri söyleyemeyeceğim. Ya da sen hiçbir zaman beni abin olarak kabul etmeyeceksin. İstemeyeceksin, ama olsun.Bir yerlerde nefes aldığını bilmek bile yeter bana." 

 

Kardeşinin kanlı canlı olan yüzü bir anda sapsarı olmuştu. Kenan sımsıkı tutmuştu kardeşinin ellerini, bırakmaya da niyeti yoktu. 

Elif yavaşca odaya girdiğinde Kenan kıpırdamadı bile. Kardeşinin ellerini öpmeye devam ediyordu. 

 

"Oda hazır. Daha fazla burada bekleyemeyiz biliyorsun. " Kenan ayağa kalktı. "Tamam, hadi gidelim." 

 

sedyeyi yavaşca odaya doğru götürürlerken Cemile yanında bitmişti.

 

"Veysel'im. Veysel! Burdayım ben. Cankuşum burdayım." 

 

Kenan acımıştı Cemileyi öyle görünce.

 

odaya girip her şeyi yerli yerine koyduktan sonra 

 

"Çıkmamız lazım. Biliyorum istemiyosun ama." dedi Elif.

 

"Haklısın" dedi ve son bir kez kardeşine döndü Kenan.Alnına uzun bir öpücük kondururken " Aslanım benim. Dayan tamam mı, az kaldı. Çok az kaldı. Kurtaracak abin seni. Az kaldı, dayan." dedi ve hiç istemeyerek de olsa odadan çıkmıştı. 

 

Odadan çıktığında Sadece Cemileyi gôrmüştü orada. Şaşırmıştı, hatta şok olmuştu. 

 

Cemile tam Kenan'a doğru hamle yapacakken bir feryat kopmuştu koridorun diğer ucundan. 

 

"Ne istedin Oğlumdan! Ne istedin benim çocuğumdan! " dedi Döndü. Yapışmıştı Muammerin yakasına. "Yedin çocuğumun başını yedin." ağlamaktan mıdır sinirden midir bilinmez ama kadın tir tir titriyordu. Ama babası hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu. 

 

"Ben bir çocuğumu toprağa verdim, Bir çocuğumun toprağı bile yok. Benim yüreğimin yarısı yok. Ben veyselimi veremem toprağa , ben çocuğumu koyamam oraya. " Elif aldığı sakinleştirici iğneyi Kenan'a uzattı. "Beni de koyarsın çocuğumun yanına. duydun mu muammer beni de koyarsın çocuğumun yanına." dedi sinir krizi geçirmeden hemen önce. Kenan ve Elif bunu önceden tahmin edebildikleri için müdahale etmesi kolay olmuştu. Kenan usulca koluna iğneyi batırdığında döndü de bayılmıştı. Hemşireler eşliğinde döndü sedyeye alınmış ve müşaade odasına alınmıştı. 

 

Kenan kendini nasıl odasına attığını hatırlamıyordu bile. elleri titriyordu. Kardeşini mi yoksa annesini mi düşünmesi gerekiyordu bilemiyordu. Elif içeri girdiğinde Kenan anlamaz gözlerle ona baktı.

 

"İyi misin ?" 

 

"Neden ilgileniyorsun benimle bu kadar?" 

 

Elif duyduğu soruyla afallasa da belli etmemişti. 

 

"Seni görmeye başlıyorum diyelim." 

 

Kenan üstelemedi. Şu an düşünebileceği en son şey buydu.

 

Aynı Günün Gecesi ; 

 

Kenan sabah akşam kardeşinin başında beklemek istiyordu istemesine ama Cemile oradaydı büyük ihtimalle.Yani bu da oraya gidemez demek oluyordu. Doktordu. Gidip kontrol edebilirdi, ama kardeşini bekleyemezdi.

 

"Cemile?" 

 

dedi Elif Cemile'nin yanına otururken.

 

"Yapma, yıpratma bu kadar kendini. Bak veysel çok kızar sonra bana."

 

"Nasıl yapayım onu." dedi Cemile ağlıyordu. 

 

"Merak etme, olmayacak Veysel'e bişey. Hem  dağ gibi abisi var arkasında"  deyiverdi Elif .

 

Cemile kendisine şaşkınlıkla bakıp sorduğunda idrak edebilmişti kırdığı potu. "Dağ gibi abisi derken?" 

 

"Şey yani... Ben abisi mi dedim ya.. Ailesi.. Ailesi demek istedim." dedi Elif kırdığı potu tamir edebilmek umuduyla. Cemile bunu düşünecek durumda değildi şu an .

 

Elif ordan ayrılıp direk Kenan'ın odasına gidip kapıyı çalma gereksinimi bile duymadan içeri girdi. "Ben çok kötü bişey yaptım. "

"Ne yaptın?" diye sordu Kenan merakla.

"Söyledim . Cemileye."

"NE YAPTIM DEDİN?" dedi Kenan çemkirerek. 

"Tamam, yani öyle bir anda oldu. Çok ağlıyordu, ben de umut veriyim felan diye 1 2 cümle ediyim derken , kaçıverdi ağzımdan. Sonra toplamaya çalıştım , ama ben bilirim Cemile'yi . O ne zekidir o. leb demeden leblebiyi anlar. " 

"Dua et de anlamamış olsun. Çekeceğin var benden." 

 

Kenan Veysel'i kontrol etmeye giderken Cemile hemen ayaklanmıştı. Kenan tedirgin tedirgin ona baksa da "İyi olacak mı Veysel'im doktor bey? " dediğinde anlamadığını anlamıştı. 

 

"Tüm kontrolleri yapıyoruz, merak etmeyin." dedi Kenan resmi resmi. İnsan kendi yengesiyle böyle mi konuşurdu . Odaya girdiğinde önce serumunu kontrol etti. Şu an durumu stabildi. Saatlerce orada kardeşiyle kalabilirdi. Ama bu Cemilenin şüphesini çekerdi. Kenan da odadan çıktı. "Biraz konuşabilir miyiz?" dedi Cemile. Kenan tedirginliğini belli etmeden "Konuşabiliriz. Buyrun." 

koridorun bomboş olması Kenan'ın işine gelmişti şu an. Konuşma neydi, Cemile kendisine ne diyecekti bilememişti.

 

"1 yıldır tedavi görüyor Veysel. Bir sürü doktoru oldu.Ama daha önce onunla bu kadar ilgilenen bir doktoru olmamıştı" dedi Cemile. Konuşma düşündüğü yere gitmediği için mutluydu Kenan.

 

"O gün orada siz olmasaydınız, şans eseri  anamla karşılaşmasaydınız, Veysel.. "

 

"Ben görevimi yaptım sadece." dedi Kenan. Cemile onu duymamışcasına Devam etti. 

 

"Ben mucizelere çok inanırım, biliyor musunuz?" demişti Cemile. 

 

"O gün bahçede siz konuşurken neden yanınıza gelmedim, merak etmediniz mi ? " dedi . Merak etmişti Kenan, ama soramazdı tabii. "Bence ettiniz" dedi Cemile. "Ben anlatayım." diye devam etti.

 

"Veysel'i sizinle konuşurken gördüğümde çok şaşırdım. Veysel hiç kimseye derdini söyleyebilen bir insan değildir normalde. Sıkıntısını paylaşmaz." dedi ve gülümsedi. "Ama sizinle konuştu. Sonra kendisi de şaşırdı bu duruma hatta. Ben bu adama bu kadar çabuk nasıl güvenebilirim diye." dedi. Kenan bir şey dememeyi tercih etmişti. Konuşmanın şu anki gidişatından şu anlık memnun olsa da biraz önce erken sevindiğini düşünmeye başlamıştı.

 

"Sonra" dedi Cemile. "Siz bana bir tedavi var dediğinizde, ben çok araştırdım. İlk okul mezunuyuz diye kimse bir şey bilmiyoruz sanar ama ... " dedi. gözlerini kaçırmıştı.

 

"Yok , olur mu öyle şey" dedi Kenan.

 

"Bu ilik dediğiniz böyle dan diye bulunabilen bir şey değilmiş." dediğinde Kenan konuşmanın gideceği yeri tam olarak anlamıştı. Bir şey diyecek olduysa da diyemedi.

 

"Ne hikmettir ki o ilik de sizin çıktı. Sonra ben bir acaba mı dedim. " dedi Cemile.

"Ama sonra gördüm. Bahçede Veysel bayıldığında. Biz daha ne olduğunu anlayamadan oradaydın. Gözlerini gördüm. Gözlerindeki korkuyu gördüm." dedi. Duraksadı. " Anladım o zaman, zaten yan yana olduğunuzda bile sizi hiç tanımayan bir insan bile bunlar kardeş mi diye sorardı" dedi gülerek. 

 

"Veyselim hep bir abisi olsun istemişti biliyor musun?" dedi Cemile. Kenan şaşırmıştı bunu duyunca. "malum baba sevgisi göremeyince." dedi. Sonra gözlerini sildi ve Kenan'a yaklaştı. "Benim yanımda çekinmene gerek yok." Kenan "Teşekkür ederim. Cemile Hanım "dediği anda Cemile parlamıştı. "Cemile hanım ne be ? Yenge diyeceksin, onu diyemiyorsan da cemile de" dedi. Sarılmıştı Kenan'a birden . Kenan da şasırmıştı buna. "İyiki geldin Kenan abi. Senin Veysel'i iyi edeceğine şüphem yok " 

dedi ve ikisi ayrıldığında Kenan ağlıyordu. Cemile'nin ona hiç sorgulamadan sarılışı, ona güvenmesi çok özeldi Kenan için. Zaten Elif söylemeden de anlamış olması daha şasırtıcıydı. Şu an yaşadığı şey az da olsa umut vermişti Kenan'a. Veysel iyileştiğinde ilk işi bu gerçeği ona söylemek olacaktı.