Ben Kenan. Bu hikayeyi benim ağzımdan dinleyeceksiniz, çünkü.. bu benim hayat hikayem... Verdiğim kararların beni getirdiği yer burası işte... İstanbulun en köklü hastanelerinden birinde Genel Cerrah'ım.. Cerrahtım.. bir zamanlar. 

Annem ve Babamı kaybettikten sonra değişmiştim belki de bilemiyorum. Onlar varken de kardeşimle pek abi kardeş olduğumuz söylenemezdi.. Ama annem ve babam gittiğinde çok daha uzaklaştık birbirimizden. Ben İstanbulda doktor oldum, O Annem ve Babamın memleketi olan Eskişehirde doktor oldu. 

Bazen bir şeyleri anlamak için hayatın sana çok büyük bir oyun oynaması gerekirmiş, ve ben bunu bilememişim... 

Yepyeni, onu dahil etmediğim bir hayatım vardı. Aslında o benimle iletişime  geçmeye çalışsa da ben hep mesafeliydim. O da bir süre sonra çabalamaktan vazgeçmişti zaten.

——————————————————

Hayatım!" dedi Elif odadan seslenirken. 

"Söyle canım" dedi Kenan Elif'i boynundan öperken. Elif kıkırdamıştı onun bu tavrı üzerine.

"Oturur musun lütfen ?" dedi Elif ciddiyetle. Kenan da ciddileşmişti Hemen. "Ne oluyor Elif?" dedi telaşla.

"Ben böyle olsun istemiyorum Kenan" dedi Elif yavaşca Kenan'ın masanın üzerine koyduğu ellerini tutarken. "Bak, nişanlanırken de çok söyledim sana, ısrar ettim." dedi Elif.

"Elif Yeter!" dedi Kenan bir anda yükselip. "Onu düğünüme çağırmayacağım!" dedi sinirle. "Ben onun olmadığı bir hayat kurmaya çalışırken sen onu benim hayatıma dahil etmeye çalışıyorsun."

"O senin kardeşin Kenan!" dedi Elif de gayet sakin bir şekilde. "Yapma, bak böyle olmaz.Bir şans daha veremez misin aranızdaki ilişkiye?" dedi Elif. Ama Kenana ne söylerse söylesin hiçbir şey değişmemişti... 

Kabul etmeyişim, onu bir kardeş gibi göremeyişim nedendi bilmiyorum. Belki cahilliğimden, belki de yaşayarak öğrenmem gereken daha çok şey olmasından.. 

Aşık olduğum kadın , Elif, onun yanında olmaktan mutluyum. Aşk, ya da diğer saçmalıklar inandığım şeyler olmadı hiç. Ama dedim ya.. Bu benim hikayem. İnanmadıklarımın, hayatımın, onun bana öğrettiklerinin hikayesi. 

Ben öldüm.. ve ben öldüğüm gün, her şeyin değiştiği o gündü... 

——————————————————

Düğün Günü

Bu gün en heyecanlı olduğum gündü diyebilirim. Her şey tastamamdı. Elif son dakika bile ikna etmeye çalışmıştı beni, ama ben.. ikna olmak şöyle dursun onu dinlememiştim bile... Düğün günüm benim öldüğüm gündü. 

Elif göz ucuyla yanında oturan kocasına bakıyordu. Ona sormadan böyle bir şey yapmaması gerekiyordu belki de, ama dayanamamıştı. Düğünden önce bir gün Kenana bir toplantıya katılmam gerek deyip Eskişehir'e gitmiş, ve Veysel'e düğüne gelmesini söylemişti. Veysel'in davetliler arasında olduğunu biliyordu. Ancak Kenan ona soğuk yaptığı için o da çekiniyordu Kenandan. Aslında yanına da gelebilirdi. Ama en mutlu günüydü bu abisinin. Onu sinirlendirmek,ve bu mutlu günü mahvetmek istemiyordu. O yüzden düğünü kalabalığın içinden izleyecek ve sonra da kendi evinin yolunu tutacaktı. 

------------------

O gün gelmiş, çatmıştı işte, Hayat bana en büyük oyununu oynamıştı. Yürüdüğü o yolu hatalar ve yanlışlarla dolduran ben, bugün o yolun sonundaydım. Mutlu bir günün akşamında her yerin ışıklarla donatıldığı o muhteşem mekanda, yüzlerce, hatta binlerce davetlinin arasında , klasik müzik eşliğinde dans ederken bulmuştu beni ölüm. Sevdiğim kadının gözlerimin içine bakıp "Sevgilim, iyi misin?" diye sorduğunu hatırlıyorum. 

 

Bulanıklaşan görüşümle bir şeyler gevelemeye çalıştığımı ama dilimin dolandığını, dünyanın ayaklarımın altından kaydığını... En büyük hatamın en büyük keşkeme dönüştüğünü hatırlıyorum. 

 

Boylu boyunca piste uzandım, nefes alamıyor, konuşamıyordum. Bir doktor olarak bana ne olduğu hakkında bir fikrim de yoktu bir anda her şey yerle bir olmuştu sanki. İçimde tıkanan nefesi dışarı vermek için debelenirken Sevdiğim kadının yemyeşil gözlerine bakarken buluverdim kendimi önce. Sonra keskin, kulakları yırtan bir ses duydu kulaklarım, emin olamadım önce. Sonra ses daha da netleşti.. Ve görüş alanıma hayatım boyunca kaçmaya çalıştığım o mavi gözlü çocuk giriverdi. 

 

En büyük hatamdı kardeşimle abi kardeş olamamak, ve o gün, o an en büyük keşkem oldu. 

 

"ABİİİ!" deyip yanıma çöktüğünde hızla boğazıma kaçan dilimi dışarı çıkarmıştı- ki ben bunun farkında bile değildim o an.- Mavi gözleri bunca yıl ona asla abilik yapamamış olan, Annesinin babasının ölümünü hatırlamamak için onu da kendinden uzaklaştıran bu adama ne kadar da güzel bakıyordu öyle. 

 

"Korkma, bir şey yok" dedi gözlerinde endişe vardı elbette, ama kulağıma boğuk boğuk gelen sesinin her zerresinden korku okunuyordu. Bir elimde sevdiğim kadının eli vardı hissediyordum. İçimdeki canın çekildiğini hissetmeye başladığım o an kardeşimin elinin yüzüme değmesi ile başlamıştı. 

 

O sıcacık dokunuşu hissettiğimde tüm hatalarıma rağmen af dilemek istedim ondan, ona sımsıkı sarılıp "kardeşim" diye bağrıma basmak istedim onu. Ama her şey için çok geçti artık. Gözlerimi henüz açık tutabiliyordum. 

 

"Abi seni çok seviyorum" dediğini duydum sonra, "Beni bırakma, istersen hiç gelmem yanına, hiç görmezsin beni. Ama ne olur, ne olur beni bırakma dediğini de.. Kendimi sonsuz bir karanlığa bırakmadan önce, küçük kardeşimin kollarında son çırpınışlarımdı bunlar. Kardeşimin gözünden yaşlar düşerken, ve şefkat dolu bakışlarla bana bakarken, Hayatımı birleştirmek istediğim kadın feryat figan bağırıp bir çare bulmaya çalışırken görebildiğim son şey bir çift mavi, ve bir çift yeşildi..

 

Bu gün benim hayatımın bittiği gündü.. Bugün benim öldüğüm gündü... Ve Aylar sonra yeniden doğduğumda işler eskisi gibi olmayacaktı. Bir Kenan Kaya ölmüş, bambaşka bir Kenan Kaya gelmişti onun yerine. Ve bu yeni ben, bu yeni hayatta ne yapacaktı ? İşte orası da koca bir muamma...